Diş beyazlatmanın herhangi bir zararı yok
- Sağlık
- 28 Ağustos 2025

Dişler, yüzün en görünür noktalarından biri olarak sadece sağlık değil, öz güven ve estetik açıdan da büyük önem taşıyor. Sağlıklı bir gülümseme hem sosyal yaşamda hem de iş hayatında güçlü bir ilk izlenim bırakıyor. Ancak dişlerdeki istenmeyen renk değişimleri bazen gülümsemeye bile engel olacak kadar ciddi bir sorun haline dönüşebiliyor. Günümüzün popüler uygulamalarından beyazlatma işlemi ile diş renginin iki tona kadar açılabildiğinden bahseden Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Arzu Tekkeli, “Doğuştan gelen sararmaların dışındaki tüm değişimleri klinik destekle beyazlatmak mümkün. Üstelik bu işlemin, diş minesine veya dokusuna herhangi bir zararı yok. Buradaki önemli nokta, doğru ekipmanı kullanan deneyimli ve güvenilir uzmanları tercih etmek” dedi.
Gün içinde tüketilen yiyecek-içecekler ve beslenme tarzı, diş renginde belirleyici rol oynar. Sık çay ve kahve tüketimi, tütün kullanımı ve bakım eksikliğinin diş sararmasında önemli bir etken olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Arzu Tekkeli, “Aynı zamanda yaşlılık, genetik özellikler, bazı hastalıklar ve hamilelikte annenin kullandığı ya da çocukluk çağında alınan bazı antibiyotikler de diş minesine zarar vererek renk farklılıklarına sebep olabilir. Kemoterapi ve radyoterapinin etkisiyle tükürük salgıları azalan bazı kanser hastalarında da dişlerin doğal temizleme işlemi devre dışı kaldığı için sararmalar gözlemlenebiliyor. Beyazlatıcı etkisi olan medikal diş macunları etkileri az olsa da destekleyici olarak değerlendirilebilir ancak karbonat ya da kömür tozu gibi dişlere zarar veren aşındırıcı ürünlerden uzak durulmalı” şeklinde konuştu.
Sonsuz bir beyazlık söz konusu değil
Beyazlatma işleminin, diş renginin birkaç ton açılması anlamına geldiğini ifade eden Tekkeli, “Sınırsız bir beyazlatmadan bahsetmek gerçekçi değil bu nedenle hastaların özellikle bu konuda çok dikkatli davranarak, doğal sınırların ötesinde beyazlık vaadinde bulunan yerlerden uzak durmalarında fayda var. En güncel teknolojilerle en fazla iki ya da üç ton geriye gidilebildiği unutulmamalı. Ayrıca bu olasılık her hasta için de geçerli değil, kimi dişlerde yalnızca bir ton açılabiliyor” dedi.
İşlemden sonraki 48 saat önemli
Beyazlatmanın, diş hekimi muayeneden sonra eğer iyi sonuç alınacağına yönelik bir değerlendirme yaparsa, tek seferde 15’er dakikalık üç seansla gerçekleştiğini açıklayan Tekkeli,
İlk adımda ağız içine diş etlerini ve dokularını koruyacak bir malzeme uygulanıyor ardından sadece diş yüzeyine değecek şekilde beyazlatma jeli sürülüyor. Özel bir beyazlatma ışığıyla da süreç sonlanıyor. Sonraki 24-48 saat boyunca da beyazlatma işleminin etkisi devam edeceği için hastanın bu aralıkta çay, kahve ve meyve suyu gibi içeceklerden uzak durması kıymetli. Uzun vadeli olarak beyazlığın kalıcılığı içinse diş hekiminin önerdiği ürünleri kullanmak gerekir” dedi.
D ve C vitaminleri ile beyazlık süresi desteklenmeli
Diş beyazlatma işleminin en fazla 2 yıllık bir kalıcılığı olduğunu dile getiren Tekkeli, “Özel bir gün ya da kendini iyi hissetme ihtiyacıyla beyazlatma işlemi yaptıran pek çok kişi için yeterli ve makul bir süre olsa da hastalar beslenme tarzını değiştirmedikleri sürece dişler bu süre sonunda eski rengine dönmeye başlar. Kemik ve diş dokularımızın sağlığı için D ve C vitaminlerinin iki önemli kaynak olduğunu unutmamalıyız. Bu iki vitaminin eksikliği, dişlerde zayıflığa ve renk değişimine yol açabilir. Bu nedenle rutin sağlık taramalarında vitamin seviyelerine mutlaka baktırılmalı” açıklamasında bulundu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı