Kayısı çekirdeği hem şifa hem zehir olabilir!
- Sağlık
- 13 Eylül 2025

Üsküdar Üniversitesi Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Kaman, geleneksel tıpta ve modern farmakolojide önemli bir yere sahip olan kayısı çekirdeğinin faydaları ve riskleri hakkında değerlendirmede bulundu.
Antikanser, anti-enflamatuar, antioksidan etkileri var
Kayısı çekirdeğinin tıbbi ve aromatik bitkiler arasındaki yerini tanımlayan Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Kaman, “Semen Armeniacae olarak da tanımlanan kayısı çekirdeği, Rosaceae (Gülgiller) Prunus armeniaca bitkisinin tohumudur, hem geleneksel tıpta hem de modern farmakolojide kullanımı olan, bitkisel yağlar ve fitokimyasallar açısından değerli bir bitkidir. Kozmetik, gıda takviyesi ve farmasötik alanlarda sıkça kullanılan bu çekirdek; uçucu bileşenler, yağ asitleri, fitosteroller ve polifenoller bakımından oldukça zengindir. Elde edilen soğuk pres yağı; cilt bakımından iltihap giderici etkisine kadar çok sayıda alanda kullanılmaktadır. İçeriğindeki etkin bileşenler sayesinde antikanser, anti-enflamatuar, antioksidan, immunmodülatör ve hepatoprotektif etkileri bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir.” dedi.
Zengin bir biyoaktif bileşik profiline sahip
Kayısı çekirdeğinin, zengin bir biyoaktif bileşik profiline sahip olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Kaman, “Sabit yağ oranı oldukça yüksek olup (%27.7–66.7), protein (%14–45), şeker, potasyum, magnezyum, demir gibi mineraller, arjinin, lösin esansiyel aminoasitler ve çeşitli fenolik bileşikler içerir. Oleik asit, linoleik asit ve palmitik asit gibi doymuş ve doymamış yağ asitlerinin yanı sıra özellikle E vitamini (tokoferol) açısından zengindir. Ana toksik maddesi ise siyanojenik glikozit olan Amigdalin (%2–5.5) dir.” diye konuştu.
Acı ve tatlı kayısı çekirdekleri arasındaki temel fark nedir?
Acı ve tatlı kayısı çekirdekleri arasında en temel farkın, amigdalin içerik düzeyi olduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Kaman, “Acı kayısı çekirdeği yüksek miktarda amigdalin içerir, tadı acı ve keskindir. Tatlı kayısı çekirdeği ise hafif tatlı ya hiç amigdalin içermez ya da çok düşük seviyededir. Tıbbi aromatik açıdan acı çekirdek, amigdalin içeriği sayesinde daha fazla farmakolojik etki gösterdiği için kullanım alanları tıbbi maçlı ve geleneksel tedavilerdir. Ancak bu aynı zamanda toksikolojik risk anlamına da gelir, yüksek zehirlenme riski vardır. Tatlı çekirdekler ise daha çok kozmetik ve gıda amaçlı kullanılır ve zehirlenme riski doza bağlı olarak düşüktür.” ifadesinde bulundu.
Bağışıklık sistemi hücreleri üzerinde uyarıcı etkisi var
Kayısı çekirdeği ve yağının bağışıklık sistemini stimüle edici (immunostimülan) etkilere sahip olduğu, oksidatif stresi azaltarak bağışıklık sisteminin genel direncini artırabildiğinin bildirildiğini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Kaman, “Çekirdekte bulunan amyidalinin, doğrudan bağışıklık sistemi hücreleri üzerinde uyarıcı etki gösterebildiği, düşük dozda ve kontrollü kullanıldığında anti-enflamatuar ve bağışıklık sistemi üzerinde destekleyici etkilere sahip olabildiği bildirilmiştir.” dedi.
Hücre yaşlanmasını geciktiriyor
Bilimsel araştırmaların, kayısı çekirdeği özütlerinin güçlü antioksidan kapasiteye sahip olduğunu gösterdiğini de dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Kaman, “Özellikle içeriğinde yer alan polifenoller ve flavonoidler (salisilik asit, kafeik asit, quercitrin, kaempferol, ferulik asit ve gallik asit gibi) serbest radikallerle reaksiyona girerek hücresel hasarı önlemeye yardımcı olur. Bu bileşikler, hidroksil ve süperoksit radikallerinin yanı sıra hidrojen peroksite karşı da koruyucu etki gösterir. Ayrıca yüksek E vitamini içeriği sayesinde oksidatif stresi azaltarak hücre yaşlanmasını geciktirir ve genel sağlığı destekler.” şeklinde konuştu.
Sedef hastalığı ve egzamada da faydası var
Cilde topikal olarak uygulandığında yumuşatıcı ve nemlendirici bir bileşen görevi gördüğüne de işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Kaman, “Linoleik asit ve oleik asit gibi değerli yağ asitleri sayesinde anti-enflamatuar, cildi aydınlatıcı, cilt nemini artırma ve cilt bariyer fonksiyonunu iyileştirme yeteneği ile bilinir. E vitaminin antioksidan özelliklerinden dolayı akne, sedef hastalığı, egzama gibi dermatolojik durumlarda faydalı olmasının yanı sıra ayrıca cildin sağlıklı ve nemli kalmasını sağlar.” diye konuştu.
Koroner kalp hastalıklarının önlenmesinde faydalı
Kayısı çekirdeğinin diyet proteininin yanı sıra yağ ve lifin de önemli bir kaynağı olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Kaman, şöyle devam etti:
“Geleneksel olarak kabızlık ve parazit tedavisinde kullanıldığı ve anti-ülseratif etkilere sahip olduğu bildirilmiştir. Oleik (Omega-9) ve linoleik asitler (Omega -6) yağ asitleri sayesinde kalp dostudur. Kayısı çekirdeklerinin içeriğinde bulunan fitosteroller ve fenolik bileşiklerin koroner kalp hastalıklarının önlenmesinde faydalı olduğu, LDL ve total kolesterolü düşürürken, HDL’yi arttırdığı ve kalp dokusunu oksidatif hasara karşı koruduğu bildirilmektedir.”
Acı çekirdeklerin çiğ ve yüksek miktarda tüketimi ölümcül olabiliyor
Çekirdekte bulunan amigdalinin β-glukozidaz enzimi ile vücutta hidrolize olarak hidrojen siyanüre (HCN) dönüştüğünün bilindiğini de kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Kaman, “HCN, hücresel solunumu engelleyerek hipoksiye yol açar. Aşırı miktarda tüketilmesi halinde mide bulantısı, kusma, baş dönmesi, uyuşukluk, sinirlilik, eklem ve kaslarda çeşitli ağrılar, bilinç kaybı, koma ve ölümle sonuçlanabilmektedir. Özellikle acı çekirdeklerin çiğ ve yüksek miktarda tüketimi ölümcül olabilir.” uyarısında bulundu.
Günde en fazla üç küçük kayısı çekirdeği…
Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Kaman, Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi’nin (EFSA) belirlediği güvenli tüketim limitlerini paylaşarak sözlerini şöyle noktaladı:
“EFSA, bir porsiyonda üçten fazla küçük çiğ kayısı çekirdeği ya da bir büyük çekirdeğin yarısından azının tüketilmesinin, güvenli sınırları aşabileceğini bildirmektedir. Buna göre, ortalama bir yetişkinin Akut Referans Doz (ARfD) sınırını aşmadan günde en fazla üç küçük kayısı çekirdeği (yaklaşık 370 mg) tüketmesi mümkündür. Çocuklar içinse bu miktar bir küçük çekirdeğin yarısı kadardır (yaklaşık 60 mg). Sonuç olarak, yetişkinlerde günlük 1 ila 3 küçük çekirdekten fazlası tavsiye edilmemekte, hamileler, emziren kadınlar ve çocuklar için ise kesinlikle önerilmemektedir.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı